4 Haziran 2013 Salı

Albert CAMUS - Yabancı

 Romanda Bir memur olan Meursault'un, anasının(çeviride de böyle geçiyor) ölümünden sonra başına gelen olayları ve
Meursault'un karmaşık, ilginç iç dünyasını anlatmakta. Meursault'un verdiği tepkiler çevresinin alışık olmadığı tepkiler. Bu yüzden romanın adı yabancı. Farklı bir milletten geldiği için değil bu yabancılığı farklı bir iç aleminde yaşadığı için. Meursault'a göre nerede ve ne zaman öleceğinin hiçbir anlamı olmayışı işleri biraz karıştırıyor. Önemli olan ölmektir ve madem öleceğiz o zaman yaşamakta saçmadır diyor. Ve "anlam" arayışı tüm roman boyunca hakim oluyor. Umursamaz, heyecansız tutumu okuyucunun bile canını sıkıyor bazen fakat bir o kadar da meraklandırıyor. Romanın ilk başında anasının ölümünde üzüntüden çok Meursault'un patronundan nasıl izin alacağını düşünmesi romanın devamında olacakların sinyallerini veriyor aslında.
  Roman iki bölümden oluşuyor. Meursault'un normal hayatı ve hapis hayatı. Hoş hapse girme süreci de bir o kadar ironik. Gayet sakin aklı başında bir adamın bir gün si
nirli bile değilken ansızın bir arap'ı öldürmesi. Sebep? Tam olarak yok. Varsa da şayet ben bulamadım. Yargılanma süresi boyunca verdiği cevaplar da insanı gerçekten şaşırtıyor. Yargıda geçen bir olay beni gülümsetmişti;
  "Bir ara herkesin sözünü kesip "Ama bu kadarı da olmaz yani! Sanık kim burada? Sanık olmak önemli bir şeydir. Benimde söyleyecek sözüm var!" demek geliyordu içimden.."
Meursault gerçek hayattan o kadar uzakta ki kendi davasında bile ara sıra mahkeme alanına dönüyor ve bu süreçte de söylenenlerden bir şey anlamadığını belirtiyor. Gerçekten böyle insanlar var mı bilmiyorum fakat varsa şayet tanışmak isterdim.
  Demem o ki Albert Camus'un Yabancı romanı kendisini bu dünyaya birazcık olsun yabancı hissedenlerin okuması gereken farklı bir roman.

                                                                                                            7.5/10